22 Mart 2020 Pazar

hiçbiryerden...
2019'un yaz  aylarında aklımda hep aynı sorular dönüp duruyordu.
bu sorun nereye kadar?
 ne kadar sabredebilirim ?
daha ne kadar susabilirim?
içimdeki ses asla susmuyordu
bense bir umut devam etmek istiyordum
sevdiğim işi yapıyordum
başarılıydım
mutluydum
sevdiğim saydığım insanlar vardı
daha yeni yendiğim korkularım vardı
her şey biraz olsun yoluna giriyordu
hayır demeyi öğreniyordum
bana ters gelen her şeyi ekarte ediyordum.
hayattan edindiğim tecrübeler
ve bu tecrübeler uğruna ödediğim bedeller vardı
pes etmemeliydim
 kararlıydım.
kafamdan bütün negatiflikleri atıp
sadece işime odaklanmıştım
hedeflerim, hayallerim vardı

güzel,başarılı bir sezon dilemiştim
daha başında patlak verdik
ama ben hala kararlıydım
çalışmak istiyordum
sevdiğim işi yapmak istiyordum
en azından vardiya dönersem 2 hafta bu sorunlardan uzak kalır hafiflerim dedim
annemin geceleri uykusuz kalacağını bile bile bencillik yapıp geceye geçmek için bütün koşullarımı zorladım.
haftasonu tatil yapmadan çalışmayı,
ve daha birçok zor şartların hepsini göze alarak gece vardiyasına geçtim.
sadece çalışmak istiyordum.işimi çok seviyordum.
her şeyi yapmaya hazırdım.
ama 3, veya 4, gün nedeni bile belirtilmeden tekrardan gündüze geçirildim.
benim için kabus dolu günler başladı.
...
ve ben
PES ETTİM
içten içe sezonu bitirip , bu kabusa son vereceğimi planlıyordum
ya da bir umut düzelir her şey diyordu iyimser yanım
sabrettim
günler,saatler, dakikalar sabır demekle geçiyordu.
ama  ben de tükeniyordum günden güne
asla olmadığım
sergilemediğim tavırlara
soruna
benziyordum
ve ruhumun çürüdüğünü hissediyordum
artık bu böyle daha fazla devam edemezdi.
aldım kendimi karşıma ve dedim ki
kariyerin mi? karakterin mi?
hiç düşünmeden
karakterim...
ama yarı yolda bırakamazdım.
biraz daha dayanıp sabretmeliydim
kuyruğu kıstırıp kaçmak bana yakışmazdı
derken
bir başka daha kayıp ile yeniden yıkılıp
korkularda boğuldum
artık nefes alamıyordum
uyuyamıyordum
huzurum günün bir anında bile yoktu
her bir köşesini ruhum ile doldurduğum evime girmek dahi istemiyordum
kendimi çok yalnız ve çaresiz hissediyordum.
geceleri bir küçük nefes
ben buradayım diyen bir el çok istedim
fakat hep yalnızdım
bu  olanların yanında kabus  devam ediyordu.
sanki bütün kötülükler anlaşmış beni incitmek için her fırsatı kullanıyor gibiydi
o kadar çok yorulmuş,incinmiştim ki
tek bir bildiğim vardı
GİTMELİYDİM
TERK ETMELİYDİM
SEVDİĞİM İŞİMİ
SEVDİKLERİMİ
MEMLEKETİMİ
HER ŞEYİ GERİDE BIRAKIP GİTMEM GEREKİYORDU !


demesi çok kolaydı
ama benim için çok zordu
çünkü işim benim için para kazandığım yerden ziyade
evimdi,ailemdi,
büyüttüğüm bir evlattı.
kolay değildi
bunu bilenler hep gidemeyeceğimi düşündü
ben de dahil
ama kimse içimdeki paramparça olmuş beni görmüyordu ki
hatta ben de unutuyordum bazen
çünkü sevmeyi çok seviyordum.
mutlu etmeyi ve mutlu olmayı ilke edinmiştim
başkası olmuyordu
geçmiyordu zaman

gitme diyenlere
gitmeliyim derken içimdeki kalma isteğini ama her defasında gitmem gerekiyor söylemleriyle
daha da çok düşüp
daha da çok yıkılmalar....
düşünsenize
gitmek istemiyorsunuz
ama gitmelisiniz.
Ahmet Kaya'nın bir şarkısında dediği gibi
''bu ne yaman çelişki anne
bu ne yaman çelişki anne
kurtlar sofrasına düştüm
hani benim gençliğim anne ''


Gittim
....